21 Temmuz 2014 Pazartesi

Getirdiği Rengarenk Çiçekleri Solan Adam

Beşiktaş böyledir. Gün gelir bayram sevinci yaşayan çocuk yapar insanı, gün gelir 80 yaşında yorgun bir dede. Yine çocukluğundaki bayram sevinçlerini özleyen dede kıyafeti tutuşturdu elimize sağ olsun. 

Geçen sene bu zamanlar bi umudun ışığı olmuştu Önder Özen. Tanrı mı parçacığıydı, parçacığın mı tanrısıydı bilemiyorum ama Önder Özen Beşiktaş'ı genel kalıpların dışına itebilmek için Beşiktaş'taydı. Katılmıyordu, bu çarkı yıkacağından bahsediyordu ve bunların hepsini bir temele oturtuyordu. Ne medyanın goygoyuna, ne "param olduğu için ben burdayımcılarının" egolarına ve nüfuzlarına takılmadı. Çünkü çözümün kavgadan değil dönüşmekten/dönüştürmekten geçtiğini biliyordu. Kulaklarını kapadı, bildiğini yapmak için çabaladı. 

Başkan Orman'ın Özen'in istifasının hemen ardından kameralar karşısına geçip "takımda istemediğim oyuncular var, Toraman'ın dönmesini istiyorum, Sezer'i satmam" demelerinin derinine inmiyorum ama her fırsatta Özen'in tamamen arkasındayım mesajının mesajdan ibaret olduğunu gözümüze soktu. 

Önder Özen'in iddiası şuydu; Beşiktaş buranın 1 numarası olacak. Yetiştirdikleriyle, hocasıyla, projesiyle bir döneme damga vuracak. Ve bütün bunları ekonomik bir krizden hatta iflasın eşiğinden dönerek yapacaktı. Avrupa da hatta Dünya da bu işin nasıl çevrildiğini birebir yerinde gidip inceledi. Leverkusen'in rejenerasyon odasından, Brezilya'daki oyuncu piyasasına, Avrupa'daki feeder kulübünden, jira eğitimine, seçtiği teknik direktörün çalışma alanından, kiralanarak gidecek oyuncunun gittiği takımdaki takım arkadaşlarına kadar inceledi. Başarıya gidecek yolda çalmadığı kapı, incelemediği alan kaldığına kendi söylese ben inanmam aklının bi yerinden geçirmiştir çünkü. Önder Özen çok çalıştı. Yıprandı da belki. Ama o başarabileceğini düşündü, şu sikko düzende bir şeyleri düzeltebileceğine inandı. 

Bugün diyorlar ki Toraman geri dönecekmiş, futbol direktörü Sergen Yalçın mı olsunmuş yoksa Sinan Engin mi? 

Bu ülkede sistemin Beşiktaş'a biçtiği bir rol vardır. Galatsaray, Fenerbahçe yarışır, Beşiktaş aradan sıyrılır. 5 yılda bir? 7? 8? Beşiktaş 2003'teki şaşalı 100. yılla birlikte bir kısım paralının para sayma makinesi haline geldi. 

Başkanın zihniyeti şu; Stat bittiğinde Fenerbahçe ile Galatasaray ile olan gelir farkımız kapanacak, hatta önlerine geçeceğiz?? Sonra gelsin transferler, dolayısı ile başarı. Bi kere stat kapasitemiz hem Fenerbahçe'den hem Galatasaray'dan daha az. Biletlerimiz, kombinelerimiz daha ucuz. Başarıyı getirecek olan oradan gelecek para ise sen yine o ikili arasında 3. olmak zorundasın. Orada yine Önder Özen ve zihniyeti Beşiktaş'ı kurtarmak için ortaya çıkacak. Ama biz yine görmeden anlayamayacağımız için planları gelecek bi tarihe ötelemekten başka bir çare bulamadık. 

Gelecek başarılar, yıldızlarla arttırılacak kombine/bilet fiyatları zannediliyor ki, bizi Fenerbahçe, Galatasaray seviyesine taşıyacak. Beşiktaş yönetimi taraftarının ya farkında değil ya da bugünkü/dünkü taraftar profilinin acilen değişmesi gerektiği fikrinde. Parasız adamın stat'ta ne işi var? Bu model Beşiktaş'ı Fenerbahçe ve Galatasaray'ın arkasına itmeye mahkum edecektir. Beşiktaş kulübü, belirli tribünlerinin askari ücretin üstüne çıkarılamayacağı ve bununla övünen bir kulüp olabilirse bir gün stadı bittiğinde, o zaman başarabileceğini görecektir. Ruhsal bir yaptırım etrafında kenetlenemedikçe Beşiktaş kulübünün başarabilmesi çok zor. 

Bütün bunlar görülerek Önder Özen projesine başlanabilseydi geleceğimiz çok daha parlak olabilirdi. Şimdi tek amaç stadı bitirmek, orayı bir yazar kasaya dönüştürmek. 

Beşiktaş'ı neden bırakmamalı? Hala bunlar savunulabiliyor olduğu için. Yoksa Toramanlı, Sinan Enginli, Demirörenli başarı gelse ne yazar gelmese ne yazar. Bizim işimiz beklemek, beklerken kaçan trenleri saymak. 

Biz yersiz ümitlere dolanıp, acaba bu sefer? derken muhtemelen ömrümüz bu saçma düzenin içine sıkışıp kalacak. Beşiktaş hayatımıza Dem katmaktan başka bir şey yapacağa benzemiyor. Önder Özen'in gittiği gün geldiğin için seni de hiç sevemeyeceğim kara çocuk Dem BABA. Bana hep onun gidişini hatırlatıyor olacaksın. Dolayısıyla sevemediğim Beşiktaş'ı.

Önder hocanın bir röportajında "Beşiktaş taraftarına hangi şarkıyla seslenmek istersiniz?" sorusuna verdiği cevapla kapatmak isterim yazıyı. Yolun açık olsun hocam. Bize imkansızı hayal ettirdin. 

  

3 yorum:

  1. ekşisözlükte'de yazmıştı birisi , günüm kötü mü geçiyor , mutsuz muyum , hemen zeki önder özen beşiktaş'ta diye düşünüyorum sıkıntılarım kayboluyor diye , öyle bir adamdı harbiden.

    Gerçekten çok yazık ettik çok ... Liverpool maçı dahil Beşiktaş tarihinde bu kadar üzüldüğüm bir olay yok gerçekten .

    YanıtlaSil
  2. Şu boktan ortamda en büyük aidiyet hissi yaratan şeydi Beşiktaşla aramda. Kaldı Veli, Biliç ve bir kaç ismini yazmakta zorlandığım adam. Yeni sezonu beklek zul geliyor. Go next mode on.

    YanıtlaSil
  3. şuan beşiktaşlı olmamama rağmen içim acıyor

    YanıtlaSil